Notlarımın arasında bulunuyordu, kargaşaya gelmi!
Bu yıl ‘teknoloji’ temasıyla düzenlenen 93. İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF) açılışı ve sonrası olan, fuarın çağı yakalaması, teknolojiyi yakalaması, inovasyon ve AR-GE’ye yönelik olarak çok önemli işlerin yapıldığı bir zemin yaratması, bunun yıllara yayılarak da İzmir’in yeniden Türkiye'nin çekim merkezi haline gelmesi önemliydi, işte bu gelişmeler notlarımın arasındaki konunun önemini de ortaya koydu.
Konuyu ve nedenlerini şöyle açmaya çalışayım:
Dünyaca ünlü The Economist’in kırmızı renkli ‘WAR’ (SAVAŞ) kapağı ile çıkan sayısını gördünüz mü?
Dikkatinizi çekti mi bilmem A ile R’nin ayağı beyaz, diğer harfler siyah yapılarak A harfinin orta çizgisine de (and) yani (ve) yazarak aslında ‘(AI) yapay zekanın savaşlara etkisi ve ilişkisi!’ ortaya konuyor..,
DÜNYANIN BELALISI AMERİKA!
Şimdi, Ukrayna’dan Orta Doğu’ya uzanan ateş çemberinde Amerika’nın rolünü biliyoruz.
Ama şimdi işe Çin de girdi!
Yani, gelişmeler, Amerika’nın küresel alandaki liderliğinin tehlikede olduğunu gösteriyor.
Bu da liderliğin korunabilmesi için ‘WAR!’ yani savaş anlamına geliyor.
Ne yapar, eder ve işi bu noktaya getirir, gözünü sevdiğimiz Amerikalıları…
Ama onlarda da birçok ülkede olduğu gibi ‘Seçim’ var.
Yani seçim belki tamtamları çalmalarını bir süre engeller ama sonuçta bu sözde istenmeyen olacak gibi.
‘Sinir bozucu ve tehlikeli bekleyiş!’ bu yılın sonuna kadar sürecek gibi…
Ama birçok alanda siber saldırılar durmuyor…
Şunu rahatça söyleyebiliriz:
Herkes başlayan ve nasıl genişleyeceği, ya da taraflarının nasıl şekilleneceği merak edilen 3. Dünya Savaşı’na göre pozisyon almaya çalışıyor.
Karşımızda hem kaoslar, hem de yavaş yavaş netleşen bazı durumlar var.
‘KİMSENİN KİMSEYİ
İNCİTMEDİĞİ BİR DÜNYA’
Bazı ülkelerde savaşlar sürerken, 3. Dünya savaşı olasılık içindeyken, ‘1 Eylül Dünya Barış Günü’ kutlamalarına tanık olduk.
‘Kimsenin kimseyi incitmediği bir dünya olsun’ derken, bu cümleler şiirlerde ve bazı siyasilerin söylemlerinde kaldı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, katıldığı televizyon programında 1 Eylül Dünya Barış Günü’nün anlam ve önemi için Yannis Ritsos’a ait Barış şiirini okudu.
Başkan Tugay ayrıca, ‘Barış Günü, önce ülkemize sonra dünyaya barış getirsin. Hiç kimsenin kimseye düşman olmadığı, hiç kimsenin kimseyi incitmediği bir dünya olsun’ temennisinde bulundu.
Başkan Dr, Tugay programda Yannis Ritsos’a ait Barış şiirini de okudu. İşte o şiir:
BARIŞ BUDUR İŞTE!
‘Çocuğun gördüğü düştür barış.
Ananın gördüğü düştür barış.
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.
Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba, elinde yemiş dolu bir sepet; ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak testi gibi ter damlalarıyla alnında…
Barış budur işte!
Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman, ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara, yangının eritip tükettiği yüreklerde ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun, ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık, boşa akmadığını bilerek, kanlarının, barış budur işte!
Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda, yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.
AÇILAN PENCERE
Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun, gökyüzünün dolmasıdır içeriye;
Gökyüzünün, renklerinden uzaklaşmış çanlarıyla, bayram günlerini çalan gözlerimizde, Barış budur işte!
Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır.
Başaklar uzanıp, ‘ışık! Işık!’diye fısıldarlarken birbirlerine!
Işık taşarken ufkun yalağından, Barış budur işte!
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler, Geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından, cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi; barış budur işte!
DÜRÜST BİR İNSANIN
Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de bir kök olduğu zaman, gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya, geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman, dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardı sıra ve sonunda, hissettiğimiz zaman yeniden, zamanın tüm köşe bucağında acıları kovmak için, ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.
Barış budur işte!
Barış, ışın demetleridir yaz tarlalarında, iyilik alfabesidir o, dizlerinde şafağın.
Herkesin kardeşim demesidir birbirine, yarın yeni bir dünya kuracağız demesidir; ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.
Barış budur işte.
UZATIN ELLERİNİZİ
Ölüm çok az yer tuttuğu için yüreklerde, mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine büyük karanfilini alacakaranlığın…
Barış budur işte.
Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.
Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.
Ve toprakta derin izler açan sabanların tek bir sözcüktür yazdıkları:
Barış
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.
Bu tren, barıştır işte.
Kardeşler, barış içinde ancak derin derin soluk alır evren.
Tüm evren taşıyarak tüm düşlerini.
Kardeşler, uzatın ellerinizi;
Barış budur işte!