Bugun...


Berrin Berber

facebook-paylas
Aşk acısı! 29-03-2023
Tarih: 29-03-2023 09:56:00 Güncelleme: 29-03-2023 09:56:00


Pandemi döneminde uzun süredir ihmal ettiğimiz pek çok işe, düzene, tertibe, konuya el attık. İyi de oldu. Okumayı bırakanlar yeniden kitaplara döndü. Tozlanmış kitapların tozu alındı, sayfalar çevrildi, okumalı günler geçirildi.

Fırsat bu fırsat, benim de kitaplığım elden geçti böylece…

İncelediğim bir grup kitapların içeriği  aşk ile ilgiliydi. Ama bu aşk şarkılardaki, filmlerdeki aşk değil, bilimsel araştırması yapılmış aşkın detaylı anatomisi üzerine kitaplardı.

Yıllar önce bir Harward Üniversitesinin AŞK ile ilgili bilimsel 6600 sayfalık bir araştırmasını okumuştum. Bilim insanları "Aşk nedir, var mıdır, nasıl bir duygudur? vb" sorularına cevap aramışlar ve bulmuşlar.          

Araştırmayı okuduğumda mantığıma çok uydu ama bu aşk günümüzde yaşanan ve adına aşk denen duygu ve beden erozyonundan çok farklı bir şey!

Hepimiz biliriz, hayatta pek çok duygu var kadın ve erkek arasında. Birinden etkilenirsiniz duygu ve düşüncelerinizde çok anlaşırsınız vakit geçirmekten zevk alırsınız, birini beğenirsiniz tanımak istersiniz, birini seversiniz birlikteliğinizi bir arada sürdürmek istersiniz ama bilim insanlarına göre aşk çok daha farklı ve kapsamlı. Aşk bunların hepsini kapsadığı gibi ayrıca hücresel bir bağımlılık gibi, limbik sistem ve beyin kimyasıyla da doğrudan ilintili. Beyin kimyasını ve hormonları kesin harekete geçiren, insanı saran bir duygu.

Özetle, "Aşkım" demekle, "sana aşığım" demekle aşık olunmuyor, aşkın belki sokağından bile geçmiyor bu aşk sanılan gel-geç hevesler. Aşkın ne olduğunu beyniniz belirliyor, yüreğiniz duyumsuyor...

 Amerikalı Bilim Kadını Helen Fisher’in araştırmalarında buna çok değinilir; aşk acısı çeken insanları  nörolojik teste aldıklarında, beynin aşka dair bağlılığı ve acı çeken halleri, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerde beynin verdiği reaksiyonları gösterdiği tespit edilmiştir.

Eminim çoğu insan aşkı da acısını da yaşamıştır ama insan beyninde buna neyin sebep olduğunu hiç düşünmemiştir. Yine bilimsel olarak açıklanmıştır ki, günlük yaşantımızı sürdürürken karşımıza çıkan “o” kişiyle beynimizdeki kod uyumlandığında, o, bu hayattaki aşka dair ödülümüz oluyor, dopamin seviyemiz yükseliyor ve ona aşk ile bağlanıyoruz. Bu bazen mutluluk, bazen de ölüm acısına benzer acılar yaşatıyor kişiye. Bu acının sebebini de genellikle acıyı çeken karşısındakinde arıyor!

Peki bu uyumlama sonucunda, beyninizde yarattığınız kodlarda hata yok mu? Hangi kodları değiştirmeniz gerekiyor? Acı çektiğinize göre kodlarda bir hata olmalı! Sizin kodlarınız uyumlu olabilir ama ya karşınızdakinin kodları? O da illaki size karşılık verip sevmek zorunda mı?

Yine bilim insanları yanıtlıyor bu soruları; “Aşkın farklı bir durumu olan aşk acısını çekin, hissedin ama siz yönetin ve bitirin. Aşkın da acının da iplerini, hatta en önce kendinizi acıya bırakmayın, kendinize bir süre tanıyın ve olmuyorsa, yanlış kodlamayı kabullenin”

Ben kadere inanırım. Evren, bizi daha iyi bir aşka hazırlıyorsa eğer, acı veren bu kişi bu yolculuğunda sadece bir aracı olmuş olabilir mi? Ona teşekkür edip kendi hikayemize devam etme kararı verebilir miyiz?

Bence verilmeli; yola  yalnız ya da başka uyumlu kodlarla devam edilmeli! Ama aşkın mutluluğu da, acısı da aşka dairdir, aşkın ödülüdür, yaşanmadan çıkılırsa hem aşka hem de duygularımıza haksızlık olur. Mutluluğu bol, acısı az aşkla kalın…

 

 

 



Bu yazı 1104 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI