Tüm gün ekran karşısında kadın programı izle, Tüm gün elinde cep telefonu, fotoğrafının kaç beğeni aldığının hesabını yap, Tüm gün otur arkadaşlarınla onu bunu çekiştir, Tüm gün temizlik, ütü ve yemekten başka işe zaman kalmadığından yakın, Tüm günün, tüm haftan, tüm ayın, tüm yılın, tüm hayatın böyle geçip gitsin…

Kadınlar, neden üretmiyorlar? Hep takıldığım soru budur. Zamansızlığı bahane etmek, kolaya kaçmaktan başka bir şey değil. İlk üç maddeye ayrılan vakit, günün en verimli saatleri. Kafa işliyor, vücut dinç oluyor. Ama doğru kullanılıyor mu, hayır!

Bir kadının asli görevi evi, kocası ve çocukları arasında mekik dokumak mıdır? Bir insanın dünyaya geliş amacı olmalıdır, öyle değil mi? Kadın, insan sıfatında yaratıldığına göre, daha ulvi görevler edinebilir, hatta edinmelidir de!

Bahsettiğim şey hem manevi değerler üretmekle hem de toplum hayatında etkin rol üstlenmekle ilgili. Tabi ki her kadın meslek sahibi olmak zorunda değil. Çalışmak kişisel bir tercih; fayda üretmek insani bir görevdir.

Simone de Beauvoir, kitaplarında kadın yaşamında olanlar ve olması gerekenleri anlatmış. Kadının her zaman güçlü durması, her alanda kendini geliştirmesi gerektiğini belirtmiş.

Güçlü kadın, hem ailesine hem de yaşadığı topluma faydalı olacaktır.

Kur’an-ı Kerim’de yüce Allah buyuruyor: ‘… barışa ve hayra yönelik işler yapanlar…’ diye. Kadınlar da Allah’ın ayetlerinden mesul, erkekler kadar.

Bize bahşedilen hayat, ruhun yükselişi içindir. Kadın, ne kadar yükseğe çıkarsa, evlatları da onun gibi bir kadın bulacaktır ileride.

Dilerim, kadınlar ne kadar önemli olduklarını anlar ve ona göre yaşarlar.