Bugun...


Celal DEMİR

facebook-paylas
CEHALET BELASI 21-02-2023
Tarih: 21-02-2023 09:36:00 Güncelleme: 21-02-2023 09:36:00


Başımıza ne geliyorsa ve günlük hayatımızda nelerle karşılaşıyorsak, bunların hepsi sonuçta cehalet olgusuyla alakalıdır.

Siz hayatınızı en ideal şekil ne ise öyle tanzim ettiniz ve diyelim ki bir insan, bir vatandaş olarak nasıl yaşamanız gerektiğini de iyi bildiğiniz halde öyle yaşıyorsunuz. Ama neticede bir toplum içindesiniz. Etrafınız her sınıftan, her ahlaktan, her kültürden ve değişik eğitim ve terbiye sisteminden ya da sistemsizlikten geçmiş insanlarla dolu. Ne yapacaksınız?

İşinizi, evinizi, yurdunuzu terk edip başka yerlere, başka mekanlara gitme ya da göçme imkanınız da olamayacağına göre ne yapacaksınız?

Katlanacaksınız bu çeşitliliğin kahrına.

Bilhassa büyük şehirlerimizde mesela İstanbul'da ya da Ankara veya başka bir ilde yaşıyorsanız, karşınıza nerede nasıl ve kimlerin çıkacağını ve nasıl bir davranışla muhatap olacağınızı  kestiremiyorsunuz.

Bir uzaktan bakışla insan ve kalabalık çevre ve merkezlerin sosyal durumu, burada yaşamak zorunda kalan insanların bir biçimde karşılaştığı sorunların en önemli kaynağı ve sebebi, hiç şüphesiz, o mozaiğin, o insan yığınlarının içinde cahillerin çok olmasıdır.

Cehaleti yenmeden ve bu toplumsal illetten kurtulmadan cahil olmamanın da bir yerde değeri kalmıyor.

 

Eskiden büyüklerimiz hep söylerdi.

Gariplikler ülkesi Türkiye’de “Tesadüfen yaşıyoruz” diyorlardı da inanmıyordum…

İnanmıyordum;

Çünkü Türkiye’min her türlü belanın üstesinden gelebilecek bir ülke olduğuna inanıyordum…

Ama bugün;

Heyhaaat ki heyhat!..

Tıpkı korku filmlerindeki gibi…

Gıda teröristleri piyasada fink atıyor.

Herkes korka korka yaşıyor.

Ne yiyip ne içeceklerine bir türlü karar veremiyor.

Sanki dünyadaki tüm belalar bizi bulmuş gibi…

Bir zamanlar;

“Çernobil” dediler; Radyasyonlu çayları yıllarca vatandaşa içirdiler..

“Deli dana” dediler; Dünyanın tüm hastalıklı etlerini millete yedirdiler…

“Parafinli zeytinyağı” ile binlerce kişiyi hasta ettiler…

“Sahte içki” furyasında onlarca kişi can verdi…

“Hormonlu sebzeler”

“Kuş gribi”

Ve… Kene…

Yüzlerce ölü…

İnsan sağlığı bu kadar mı ucuz anlamadım!

Ve şimdi Türk halkı piyasada dolaşan gıda sahtekarları yüzünden yine korka korka yaşıyor.

İhmaller diz boyu…

Cehalet katar katar…

Söylemler komik…

Devlet büyüklerimiz ise verdikleri beyanatlarla tüm dünyayı hayretler içerisinde bırakıyor.

“Kalan sağlar bizimdir” misali hastalıklardan ölenler için taziyeler ve yaşlı gözler için rüşvetler…

Başkalarının ‘Tesadüfen öldüğü’ bir dünyada bizler ‘Tesadüfen yaşıyoruz’…

Acaba bu bizim Türk milletinin kaderi mi?..

 

Ve bir fıkra ile yazımızı noktalayalım…

AZRAİL

Kadının biri, 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir hayal görüyor.
Azrail’i görüyor ve soruyor: 'Benim saatim geldi mi?'
Azrail cevap veriyor:
'Hayır, senin daha 43 sene, 2 ay ve de 8 günün var'.
Narkozdan uyandığında, estetik yaptırmaya karar veriyor.
Yüzünü gerdirtiriyor, dudaklarını doldurtturuyor ve de göğüslerini düzelttiriyor.
Kısaca;
'Yeniden doğmuş gibi'
Daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi, o kadar ameliyatın değdiğini düşünüyor. Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor.
Tam karşıdan karşıya geçiyor ki, ambülâns çarpıyor. Ölüyor.                                         Cennette Azrail'e soruyor: '40 seneden daha fazla yaşayacağımı
sanıyordum! Neden o zaman bana o ambülânsın çarpmasını sağlayıp, beni öldürttün?'
Azrail cevap veriyor:
'Kız, Allah canını almasın ben seni tanıyamadım...

 

 



Bu yazı 1990 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI