Hayatımızda ‘Değişim’ çok önemlidir. Hatta yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır. Çünkü teknoloji ve sanayi ilerledikçe yanında ‘Değişim’i de getiriyor. Genelde "Değişim ve Dönüşüm" denince insanların aklına ilk gelen şeylerden biri Muhafaza Ettikleri Değerlerin özellikle de İnanca dair değerlerin değiştirilmesi yâda ifsad edilmesi oluyor. Böyle düşünenlerin yoğun olduğu bir ortamda değişim ve dönüşümü dile getirdiğinizde ilk tepki Direnmek ve muhalefet etmek. Hâlbuki neyi kastettiğiniz apaçık ortada iken insanların bu korkusu kendilerinden emin olmamaları ve özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor.

Bakın ne demek istediğimi örneklendireyim.

Anadolu yakasında bir bölgede mahalle marketi işleten çok samimi bir arkadaşım vardı. Bir gün aradı sıkıntım var abi biraz konuşalım dedi. İş yerine gittim.

Yaklaşık 5-6 yıl evvel gitmiştim ve bu sefer gittiğimde her yer kentsel dönüşüme uğramış ve modern siteler inşa edilmişti.

Anlamıştım dostumun sıkıntısını.

İşleri azalmıştı, çünkü yakında bir yere büyükçe bir süpermarket açılmıştı.

Konuştuk.

Dedim ki; sevgili arkadaşım, değişimi fark edememişsin ve bu sebeple de yönetememişsin. Şimdi de iş kaybın var pek tabii.

Yani, etrafında eski binalar yıkılıp siteler bina edilmeye başladığında geleceği öngörüp buralarda yaşayacak daha çok insan, daha çok kentli olacağını öngörebilseydin iş yerini onların alışveriş kültürlerine göre dizayn eder, büyütür ve ürünlerini çeşitlendirirdin. Fakat tren kaçmış. Değişime ve dönüşüme direnmişsin.

Geçmiş olsun.

Şimdiden sonra ne yapabilirsin?

Zor bir soru maalesef...

Bilmem anlatabildim mi?

Lütfen değişim ve dönüşümden korkmayın, çevrenizdeki ufak değişimleri fark etmeye, ülkeyi ve dünyayı okumaya çalışın.

Kendinizi sürekli geliştirin, okuyun, araştırın, gidin görün gezin katılın.

Başarı ancak böyle sürdürülebilir bir hâl alabilir.

Yoksa hayat size hep sürprizler yapar.

Evet yazımızı güzel ve anlamlı bir fıkra ile bitirelim;

Adamın biri bir gün bahçesinde otururken Hayvan dışkısından top yapan bir böceği görmüş, böcek pisliği ayakları ile yuvarlayarak giderken içinden şöyle geçirmiş:
- Ey Allahım! Her şeyi çok güzel çok hoş yaratmışsın da, şu böceği sırf pislikle uğraşsın diye mi yarattın?
Aradan bir kaç ay geçmiş adam umarsız bir hastalığa yakalanmış.
Derdine kimseler çare bulamamış.
En sonunda bilge bir doktor “Bak demiş bazen bahçelerde gezen bir böcek olur ayakları ile pislik yuvarlar işte o yuvarladığı pisliklerden 40 gün boyunca aralıksız yiyeceksin" demiş.
Adam 40 gün boyunca o pislikleri yemiş ve iyileşmiş. Aradan yıllar geçmiş aynı adam gemiye binmiş ve denizin ortasında çok büyük fırtınaya yakalanmışlar. Herkes bağırıp, çağırıp, ağlaşırken bu adam bacak bacak üstüne atıp sakince çayını yudumluyormuş.
Birileri dayanamamış sormuş. "Biz yana yakıla dua edip bağırıp çağırıyoruz sendeki bu rahatlık ne be adam ?"
Adam şöyle cevap vermiş
- KURBAN OLDUĞUMUN BİR KERE İŞİNE KARIŞTIM BANA KIRK GÜN BOK YEDİRDİ, İSTER YÜZDÜRÜR, İSTER BATIRIR BEN KARIŞMAM KARDEŞİM.