Bugun...


Cemal BİLGE

facebook-paylas
KİME İNANMALIYIZ? 18-02-2023
Tarih: 18-02-2023 12:03:00 Güncelleme: 18-02-2023 12:03:00


Artık şundan adım gibi eminim ki, bu ülkede meydana gelen her kötü olay birileri için kazanç kapısı oluyor.

Felaket öncesi züğürt ağayı oynayanlar, meydana gelen felaketle zenginleşiyor ve acımasızlıklarıyla tarih yazıyorlar.

Gölcük depreminde bunu gördük. Aradan 23 yıl geçti Kahramanmaraş depreminde de gördük. Buraya kadar gördüklerimiz yarın yaşanacaklarda da göreceklerimizdir.

Bir defa daha binlerce insanımızı kaybettik. Yaşıyor dediklerimizinse bir çoğu bundan böyle yaşayan ölüden farksız olacak.

Bu ülkede yaşayanlar, 23 yıl öncesinin Gölcük’te yaşananlarını unuttukları gibi Kahramanmaraş ve onunla aynı anda yıkılan toplam 10 ilin yaşadıklarını da unutacak.

Bizde unutmaya programlı hafıza var. Konu hatırlamak olunca sınıfta kalan bir milletiz vesselam.

Suistimale en açık millet olduğumuz gerçeği bir kez daha yüzümüzde tokat gibi patladı.

Yüzbinlerce, hatta milyonlarca insanımız deprem bölgesine ve mağdurlarına yardım için varını yoğunu yetkililer adı altındaki kişilerin organize ettiği yardım kampanyalarına verdi vermesine de yapılan bunca yardım yerini buldu mu?

Bir yanda ‘Çalışıyoruz’ diye ortalığı kasıp kavuranlar, öte yanda ‘Hayır biz bu çalışmalardan bize düşen payı almadık’ diyen feryatlar arasında ne düşünmemiz gerektiğini şaşırdık.

Kulağımızın birinde ‘Çalışıyoruz’ diyenlerin nidaları, öteki kulakta bunu şiddetle reddeden insan feryatları.

Nereye gidiyoruz biz?

Kime inanmalıyız ?

Şimdiden yüzlerini görür gibiyiz.

Bir gecede, bir günde zengin olanları.

Yağmalanan TIR ve kamyonlardan elde edilen yardım malzemeleri götürüldükleri farklı illerin depolarında yüksek fiyatla satıldılar, satılmaya devam ediyor.

Depremin meydana geldiği an, depremin vurduğu insanlarımızdan çok devlet büyük bir şok yaşadı.

Toparlayamadı kendisini. Bir an önce koşamadı deprem bölgesine. Hissettiremedi gücünü ve varlığını.

İnsanların devlete duyduğu güven tamamen dip yaptı. Çünkü o anlarda enkazın dışında ve altında olanın görmeyi istediği tek güç devletiydi. Ne yazık ki o anlarında mağdurların görebildiği sadece kendileri gibi aynı kaderi yokluğu ve sahipsizliği paylaşan mağdurlardı. Yani aynada gördükleri yine kendileriydi

Bir buçuk günlük şokun altında yatan neden neydi onu bilmemiz mümkün değil. Söyleneceğini de sanmıyorum. Yine iş sağda solda dönen, döndürülen dedikoduları dinlemeye kaldı.

Onlara da pek inanasımız gelmiyor. Çünkü altında o kadar büyük art niyetler saklı ki. Sözün özü şu ki; söylenen hiçbir şeye inanmamak gerekiyor

Geçtiğimiz günlerde Habertürk’te Gülçin’in anonsu esnasında söze giren ve sağlıkçı olduğu iddia edilen bir kadının söyledikleri kanımı dondurdu.

Ne söylediğini bir daha burada tefrika etmeye gerek yok. En birinci tahminim şu ki, bahse konu kadın; sağlıkçı yeleği giymiş ya da giydirilmiş örgüt mensubu bir provokatördü.

Belki de yanılıyorum. Olmayabilir de. Fakat bir sağlık mensubunun bu denli cesur olabileceği, devlet aleyhinde o denli ağır sözler söyleyeceği aklıma gelmezdi.

Altını kalın kalın çizerek söylüyor ve yazıyorum ki; İzleyenlerin pek çoğunun “Helal olsun!” dediği, alkış tuttuğu o kadının bakanlık bünyesinde görev yapan bir mensup olduğunu düşünmüyorum.

‘Kandil’ ağzıyla o ifadeleri kullanan o kadının propaganda yapmasına izin verenleri de şiddetle kınıyorum.

Habertürk büyük bir provokasyona alet olmuştur. Muhabirin bunu içinde bulunduğu ortamın ve anın sıcaklığından kaynaklanan sebeplerle anlayamamış olmasını bir nebze olsun kabul ederim etmesine de İstanbul merkezde ki rejinin göstere göstere gelen böyle bir tezgahın farkına varamamış olmasını anlamakta zorlanıyorum.

Evet, beklenen ve olacağı günlerdir, haftalardır, aylardır söylenen büyük bir felaketti yaşanan. Devletin ve yardımların vaktinde ulaşmamasından duyduğumuz üzüntü, kuşku ve kahır ülkeyi yıkan ikinci bir deprem oldu.

Halk olarak yürekten üzüldük, kahrolduk. Bu arada sayıları az denemeyecek kadar çok bazı çakalların afet sayesinde ‘Gecelik’ zenginler olduklarını duyduk.

Gözümüz sahada arama kurtarma ekiplerimizi ve o çok güvendiğimiz askerimizi aradı. İlk saatlerde göremedik. Daha sonra gelişi ise fırtına gibiydi her ikisinin de.

Yaşanan olumsuzluklar halka topyekûn şu soruyu sordurttu

Bu defaki felaketin enkazı altında kalan halk mıydı devlet mi?

Herkes bunu merak ediyor

Herkes bu soruya cevap arıyor

Mutlaka vardır bununda içimizi serinletecek haklı gerekçelere dayalı bir cevabı

Açıklanırsa çok sevineceğiz



Bu yazı 12194 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI