Bugun...


Cemal BİLGE

facebook-paylas
DÜŞÜNEN ADAM 03-03-2023
Tarih: 03-03-2023 10:11:00 Güncelleme: 03-03-2023 10:11:00


6 Şubat Pazartesi gününün sabaha karşısında Büyük Maraş Depremi meydana geldiğinde 11 ilde yaşayan yurttaşlarımız için üzüldük, kahrolduk, dertlendik.

Acı haberi alır almaz hepimiz o insanlarımız için bir şeyler yapmanın telaşına düştük. Parası olanın maddi, olmayanın manevi olarak dualarıyla yanında olduğu o deprem büyük bir depremdi ve gözünü korkutmadığı insan bırakmadı.

Hoyratça ve elbette bilinçsizce kullandığımız Dünya’mızın, bize bir isyanıydı bu deprem. Allah’ın biz kullarına reva gördüğü, lütfettiği bir ceza değildi kuşkusuz. Çünkü biliriz ki Allah, böylesi bir katliama imza atmaz. O koruyucudur, O gözetendir.

Büyük Maraş Depremi’ne kadar irili ufaklı dertlerimizle meşgul olan kullardık. Günü nasıl geçireceğimizi, bir sonraki gün ne ya da neler yapacağımızın planlarını kurardık.

Şimdi ise, yaşadığımız illerin, bölgelerin ne zaman yıkılacağını, enkaz altında kalırsak ne yapacağımızı düşünür olduk.

Büyük Maraş Depremi’ne kadar bir çoğumuzun umurunda değildi deprem çantası. Şimdi herkesin öncelikli yaptığı iş deprem çantası hazırlamak oldu.

Maraş başta olmak üzere 11 ili yutan büyük depremin üzüntüsünden, bölgeye yaptığımız yardımlardan 1 hafta sonra kendi başımıza gelecekleri düşünmeye başladık.

Hadi gündüz yine bir nebze iyi de, gecelere düşman yaşar hale geldik. Havanın kararmasıyla birlikte korkularımız misli ile artıyor. Uykuyu bizi ölüme götürecek bir araç, yataklarımızı ise potansiyel musalla taşı gibi görür olduk.

Belli ki bu deprem olacak. Artık biliyoruz ki Maraş ve 11 ilimizin yaşadığını bugün ya da yarın biz de yaşayacağız. Ölür müyüz kalır mıyız orası meçhul.

Ölmez de enkaz altında kalır, günler sonra kurtarılacak olursakta, kurtarıldıktan sonra yaşanacak travmalı hayattan nasıl bir keyif alırız bilemiyorum. 

İşin bir de magazinel yanı var ki merak etmeden de olmuyor. “Acaba İstanbul depremi Maraş’tan büyük mü yoksa küçük mü olacak?”

Sözün özü şu ki; dört bir yanımız korkuyla çevrili. Geleceğini bildiğim fakat ne zaman geleceğini bilmediğim bir felaketi ve yaratacağı milyonlarca olumsuzluğu düşünüyorum. Sizi bilmem. Büyük Maraş Depremi’nden sonra depremle yatıp depremle kalkıyorum.

Gülmeyi unuttum. İçimde yaşam sevinci diye bir şey kalmadı. Mutlu olmam gereken gelişmeler olsa da olamıyorum. Deprem, beynimin tamamını işgal etti. Güne siyah başlıyorum siyah bitiriyorum.

Gece uykusu hak getire. Gecenin bir vaktinde uyandığımda, gözümü ilk açtığımda ilk merak ettiğim ‘Hala yatakta mıyım?’ oluyor.

Ne hayatımdaki insanın sohbetinden ne de benimle konuşmak isteyenin muhabbetinden haz alıyorum.

Depremin görüntüleri gözlerimden gitmiyor. Bilim adamlarının haklı uyarıları, depremzedelerin enkaz altında yaşadıklarıyla ilgili anlattıkları, arama kurtarma ekiplerinin anıları çınlıyor kulaklarımda.

Ne sevgilinin sohbeti, ne dostun muhabbeti tat vermiyor artık. Sadece düşünüyorum. İstanbul Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nin bahçesinde ki ‘Düşünen Adam’ heykeline dönüştüm.

Aramızda ki tek fark

O bir heykel konuşmuyor düşünemiyor

Ben bir insanım, konuşmuyorum ama düşünüyorum



Bu yazı 1899 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI