Bugun...


Fatma Karabulut

facebook-paylas
Mülteci sorunu! 04-03-2023
Tarih: 04-03-2023 13:27:00 Güncelleme: 04-03-2023 13:27:00


Dünya nüfusunun bir bölümü her gün, her dakika, her saniye mülteci konumuna düşüyor, çünkü mülteciliği doğuran sebepler artıyor. Dünyanın bir kısmında özgürlükler, diğer bir kısmında savaşlar çoğalıyor. Dünyanın bir kısmında tüketim çılgınlığı yaşanırken, diğer kısmında kıtlık çoğalıyor. Dünyanın bir kısmı refah içinde yüzerken, diğer kısmın acıları çoğalıyor.

Bugün Suriye, Irak, Filistin, Afganistan, Sudan, Arakan, Doğu Türkistan ve daha nice bölgelerde metrekare başına vicdanların kaldıramayacağı ağırlıkta zulüm düşüyor. İnsanlar zorla, baskıyla doğup büyüdükleri topraklardan sürgün ediliyor. Sadece sürülmekle kalmayıp kimi zaman bu çile yolunda eşini, çocuğunu, annesini, babasını kaybediyor. Tüm bu acıların üzerine bir tercih değil mecburiyet olan mültecilik konumundan dolayı sığınmak istedikleri kapılar yüzlerine çarpılıyor.

Uluslararası Göç Örgütü’nün (IOM) 2022 Dünya Göç Raporu’na göre dünya genelindeki göçmen sayısı 272 milyona yükselerek dünya nüfusunun yüzde 3,5’ine ulaştı. 2050 yılı için yapılan göç tahminleri, dünya genelindeki göçmen sayısının 230 milyona yükseleceği ve dünya nüfusunun yüzde 2,6’sını oluşturacağı yönündeydi. 2020 verileriyle birlikte bu tahminlerin üzerine 30 yıl öncesinden çıkıldı. Ekonomik sebeplerden bağımsız olarak şiddet, çatışma, savaş ve doğal afetler nedeniyle ülkesini terk edenlerin sayısı ise toplam 41,3 milyona ulaştı. Bu sayı 1998’den bu yana izlenen Ülke İçinde Yerinden Edilme İzleme Merkezi'nin (IDMC) verilerinde bir rekor olarak değerlendirildi. Bu insanların yarıdan fazlasını çocuklar, kalanın çoğunluğunu da kadınlar oluşturmaktadır. Yine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin kabul etmiş olduğu rapora göre binlerce Refakatsiz çocuk Avrupa’da kaybolmuş organ ve fuhuş mafyalarının eline düşmüştür.

Bugün tüm dünyanın içerisinde bulunduğu ekonomik zorluklara rağmen silahlı çatışmalar, iç savaşlar ve siyasi kaygılar sebebiyle uygulanan insanlık dışı muameleler milyonlarca insanın yurtlarından göç etmesine, tüm varlıklarını geride bırakarak başka ülkelere gitmelerine neden olmaya devam etmektedir.

Söz konusu savaşların olduğu yerlerde savaş ile herhangi bir bağlantısı olmayan ve silah ihracatında ilk sıralarda olan birçok ülkenin de sürece dâhil edildiğini dikkate aldığımızda, iç savaşın bu ülkeler tarafından satılan silahlardan beslendiğini söylemek bir iddia değil gerçeğin ne yazık ki ta kendisi konumundadır.

Oysa, herkes gibi zorla yerinden edilenlerin de nerede, ne şartlar altında olurlarsa olsunlar, insan onuruna yakışır, insan hakları standartlarına uygun bir yaşam sürmeleri gerekmektedir. Bunun için de öncelikle sığınmaya erişimin bir lütuf, yardımseverlik, hayırseverlik veya imkânlar ölçüsünde sunulabilecek ve devletlerin takdirine bırakılan bir tercih olmadığını; tıpkı yaşam hakkı, özgürlük hakkı gibi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yerini bulmuş temel bir hak olduğunu fark etmek, kabul etmek gerekmektedir.

 



Bu yazı 565 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI