Bugun...


Hayrettin ERTEKİN

facebook-paylas
ATATÜRK MODELİ İLE TÜRKİYE… 29-06-2022
Tarih: 29-06-2022 10:04:00 Güncelleme: 29-06-2022 10:04:00


Bütün dünya ülkeleri, çeyrek yüzyılı aşan bir zaman diliminde emperyalizm tarafından yer kürenin bütün kıtalarına zorla dayatılan küreselleşme saldırılarının yarattığı büyük sarsıntılardan kurtulmaya çalışırken, son yıllarda dayatmacı küresel emperyalizme karşı korunmacı bir bölgeselleşme oluşumunun içine doğru sürüklenmek durumunda kalmışlardır.

Küreselleşme batı emperyalizminin yeni bir versiyonu olarak dıştan kumandalı bir dayatmacı düzene dönüşmeye doğru kaydırılınca, bu durumdan büyük zararlar gören bugünkü devlet yapıları ve ulus devlet modelleri, belirli bir aşamadan sonra dağılmamak ve çökmemek üzere kendileri açısından ulusal reflekslerinin tepkisi doğrultusunda korunmacı politikalara yönelerek , kendi haklarını ve düzenlerini savunan yeni tutum ve davranışlar içerisine girmişlerdir.

Böylece, soğuk savaş sonrasında Sovyetler Birliğinin çöküşü ile başlayan yeni dönemde çeyrek yüzyıllık çaba ve zorlamalara rağmen , bütün dünya kıtalarında küresel bir sömürü imparatorluğu kurulamamış , aksine böylesine bir çıkarcı küresel düzen oluşumu için yıkılmaya çalışılan devlet yapıları, yaşanan olumsuz gelişmeleri dikkate alarak kendilerini toparlamaya başlamışlardır.

Dıştan kumandalı küreselleşme zorlamalarına çeyrek asır dayanabilen ve bir süre sonra bu gibi manüplasyonlara karşı çıkarak kendi varlığını koruma doğrultusunda önlem almaya başlayan ulus devletler , kendilerinin dış saldırılara karşı daha güvenli bir koruma sistemini gündeme getirerek , komşularıyla yeni geliştirdikleri diyaloglar üzerinden bölgeselleşme sürecini gündeme getirmişlerdir.

Sevgili okurlarım,

Bu aşamadan sonra dünyanın egemen konjonktürel süreci bölgeselleşme akımı olmuş ve böylece küreselleşme dayatmalarının sonlarına doğru gelinmiştir.

​Beş büyük kıtadan oluşan yeryüzü karaları , ayrıca kıtalar arasında yer alan denizlerin üzerindeki adalardan meydana gelmektedir .

Bu kara parçaları yer kürenin çeşitli bölgelerinde bir araya gelerek bölgesel haritalar oluşturmaktadırlar.

Yine Dünya’nın hangi yöresine bakılırsa bakılsın, o bölgede denizler ve karalardan oluşan bir bölgesel yapılanma bulunduğu göze çarpmaktadır .

Harita üzerindeki noktalar belirli yerleri ortaya çıkarırken , çeşitli yerlerin birleşmesinden meydana gelen bölgelerde, haritalar üzerinde noktaların ötesinde bir genişlik içerisinde ortaya konulmaktadır .

Bölge kavramı bu çerçevede ele alındığında birbirine komşu konumda olan çeşitli yerlerin bir bütünsellik içindeki genel tanımı olarak görülmektedir .

Bölge denilince , mutlaka bir ülkenin ya da kıtanın üzerinde yer alan çeşitli yerlerin birleşiminden meydana gelen bir alan ifade edilmeye çalışılmaktadır .

Dünya haritasında yer alan ülke ve bölgelerin birbirleriyle olan kesişmelerine göre , bölgecilik küçük ve büyük ölçeklerde olmak üzere, başlıca iki ana eğilim doğrultusunda gündeme gelmektedir .

Var olan devlet yapıları genel olarak ulusal yapılanmalar olduğu için , büyük bölgecilik ulus ötesi bölgeler , küçük bölgecilik ise ulus altı bölgeler olarak algılanmaktadırlar .

Avrupa merkezli siyasal oluşumlar ya da akımlar da daha çok ulus altı bölgeciliği öne çıkaran bir mikro devletçilik gündeme gelmekte ve ulus devletlerin sınırları içerisinde yer alan belirli bölgeler bu ülkelerin sınırları dışına çıkarak , daha küçük bir devletçiliğe mikro bölgecilik akımı sayesinde ulaşmaya çalışmaktadırlar .

Bu doğrultu da etnik ve mezhepsel kökenli toplulukları sınırları içinde yaşadıkları ulus devletlerin merkezlerine karşı isyan ettirilerek mikro milliyetçilik üzerinden mikro devletçiliğin önü açılmak istenmekte ve bu doğrultuda , bir anlamda eyalet devletçikleri olarak görülebilecek küçük devletler yaratılarak ulus devletler parçalanmaktadır.

​Küresel emperyalizm ulus devletleri parçalayarak dünya haritası üzerinden silmeye çalışırken , mikro milliyetçilik ve mikro bölgecilik olabildiğince dış destekler ile kullanılmış ama, uluslararası finans kapitalin emperyalist oyunları ortaya çıkınca ,bu plan çökmüş ve bütün ulus devletler sahip oldukları milli sınırlar içerisinde yaşamlarını sürdürmekte olan ,etnik ya da dinsel toplulukların parçalanarak kendi başlarına ayrı bir devlet kurmalarına izin vermemişlerdir .

 

 



Bu yazı 1763 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI