Bugun...


Hayrettin ERTEKİN

facebook-paylas
ATATÜRK MODELİ İLE TÜRKİYE… (5) 03,07,2022
Tarih: 03-07-2022 12:46:00 Güncelleme: 03-07-2022 14:00:00


Kırım’dan Kıbrıs’a , Balkanlar’dan Kafkaslara, Akdeniz’den Kara Deniz’e uzanan merkezi alan toprakları üzerinde her zaman dünya hegemonyası kurmak isteyen emperyal güçlerin gözü olmuştur . Bu yüzden de , merkezi alanda güçlü bir devlet olmayınca sürekli olarak sıcak çatışma ve çekişmeler yaşanmış ve bu bölge doğu ile batının karşı karşıya geldiği bir savaş alanına dönüşmekten kurtulamamıştır . Merkezi coğrafyayı da içine alan Avrasya kıtasının iki ana merkezi olarak Moskova ve İstanbul ,sürekli olarak karşı karşıya gelmişler ve zaman zaman da savaş senaryolarına alet olmuşlardır . Moskova ve İstanbul’da ikişer büyük imparatorluk tarih sahnesine karışmıştır . Rus Çarlığı ve Sovyetler Birliğine başkentlik yapan Moskova iki büyük çöküşe sahne olurken , İstanbul ‘da Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarının başkenti olarak benzeri bir çöküntüden kaçınamamıştır . Bugün Moskova yeniden merkezi coğrafya patronluğuna soyunurken , İstanbul’da eskisi gibi Moskova’nın karşısına çıkmaya hazırlanmaktadır . Rusya’nın Avrasya siyasetinin amacı , Türkiye Cumhuriyetini ve Türk varlığını dışlamak üzerine kurulmuştur . Rusya Türkiye’ye karşı İran ile , Çin’e karşı da Japonya ile ittifak yaparak Avrasya kıtasının bütününe egemen olmak istemekte ,merkezi alandaki bölgeselleşmeyi de kendi Avrasya siyaseti içinde yönlendirerek kendisini merkeze oturtmaya çalışmaktadır . Rusya’nın son zamanlarda gerçekleştirdiği Kırım işgali ile Ukrayna’ya yönelik baskı uygulama girişimleri , Rusya merkezli bir Avrasya bölgeselleşmesini Orta Doğu bölgesine de taşımakta ve bölge ülkelerine karşı böylesine bir bölgeselleşme senaryosunu Rus emperyalizmi kendi çıkarları doğrultusunda komşularına dayatmaktadır.

​Türk dünyasının beşte ikisi halen Rusya Federasyonu sınırları içerisinde yaşamını sürdürdüğü için, Türkiye merkezli bir bölgeselleşme planının ana hedeflerinden birisi Rus devleti olacaktır . Rusya son çıkışları ile buna izin vermediğini açıkça orta koyarken ,Türkiye’nin de sadece Türk unsuruna dayanan bir bölgeselleşme siyasetinin büyük Rusya Federasyonunu karşısına alacağı görüldüğü için ,katı bir Türkçü bir yaklaşımın Türkiye ile Rusya’yı Avrasya hegemonyası doğrultusunda yeni bir savaş sürecine taşıyabileceği görülmektedir Osmanlı zayıflayınca Ruslar Kars ve Ardahan’a girmişler , bunun üzerine de İngiltere’de Kıbrıs’a girerek , kuzeydeki emperyalist gücün dünyanın merkezi coğrafyasını ele geçirmesine izin vermemiştir. Rusya devleti , bir kuzey gücü olarak her zaman için sıcak denizlere inebilmenin yollarını aramış ve bu hedefini Orta Doğu ile güney Asya bölgelerinde gerçekleştirmeye çalışmıştır . Türkiye gibi İran ve Afganistan’da Rus hegemonyasının sıcak denizlere inme girişimlerinin önünün kesilmesinde tampon devletler olarak kullanılmıştır . Soğuk savaş sonrası dönemde, Rusya Suriye’de askeri üs kurarak , Güney Kıbrıs’a ekonomik açıdan yerleşerek ve tüm bölge ülkelerinde yoğun siyasal çalışmalar yaparak , Türkiye ile birlikte Orta Doğu devletlerini de Rusya Federasyonu içine alarak , Orta Doğu’da yeni bir bölgeselleşmeyi kendi sınırları içerisinde tamamlayabilmenin yollarını aramaktadır . Rusya gibi ,bu bölgeye sonradan gelerek ABD desteği ile devlet olma hakkını elde eden ,Yahudiler’de dinleri açısından kutsal toprak ilan ettikleri merkezi alanda , Siyon tepesi merkezli bir büyük imparatorluğu , orta alan bölgeselleşmesi olarak gündeme getirmektedirler . İki büyük dünya savaşı sonrasında kurabildikleri küçük İsrail devletini büyüterek bütün Orta Doğu ülkelerini kendi sınırları içine almak isteyen Siyonist devletin politikaları ,sürekli savaş ve çatışmaları bölge ülkelerine dayatarak ve bu alanda önce ulus altı bölgeselleşme girişimleri ile mikro milliyetçilik üzerinden yeni eyalet devletçikleri oluşturarak, İsrail’den büyük ulus devletlerin ortadan kaldırılması öncelikli olarak uygulama alanına sokulmuş ve bu doğrultuda bütün bölge devletleri etnik ve mezhepsel çatışmaların sahnesine dönüştürülmüştür .Bu yüzden bölgede savaş eksik olmamış , ABD ordusu İsrail’i korumak üzere bölgeye gelerek , Orta Doğu ülkelerinin savaş alanına dönüşmesine yol açmıştır . Soğuk savaş sonrasında küreselleşme döneminde bölgeye Siyonizm planlı olarak yayılmış ,küreselleşme dönemi sona ererken, küçük İsrail devleti Büyük İsrail imparatorluğunu kurabilme doğrultusunda bölge ülkelerine yönelen yeni bir savaş sürecini zorla komşu ülkelere dayatmıştır .

​Osmanlı İmparatorluğunun çöküşe geçmesiyle birlikte , batının önde gelen emperyalistleri olarak İngiltere ve Fransa Orta Doğu bölgesine gelmişler ve iki sömürgeci imparatorluk olarak orta alan ülkelerini paylaşabilmenin yarışı içinde olmuşlardır . Kuzey gücü olarak Rusya’nın sıcak denizlere inmesinin önlenebilmesi doğrultusunda , Osmanlı sonrası için çalışmalar yapılmış ve İngiltere Büyük Britanya İmparatorluğu olarak, merkez alanda kendine bağlı bir Yakın Doğu Konfederasyonu kurabilmenin çabası içinde olmuştur .

 



Bu yazı 2353 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI