Ülkemizdeki araç sayısına ilişkin medyada yayınlanan bir haberde şöyle deniliyordu:

“Türkiye İstatistik Kurumu, temmuz ayına ilişkin motorlu kara taşıtları istatistiklerini açıkladı. Buna göre, temmuz sonu itibarıyla trafiğe kayıtlı toplam taşıt sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,56 artarak 22 milyon 731 bin 759'dan 23 milyon 86 bin 900'e yükseldi.”

Ve şu şekilde devam ediliyordu:

“Bu araçların yüzde 54,1'ini otomobil, yüzde 16,4'ünü kamyonet, yüzde 14,3'ünü motosiklet, yüzde 8,2'sini traktör, yüzde 3,7'sini kamyon, yüzde 2,1'ini minibüs, yüzde 0,9'unu otobüs, yüzde 0,3'ünü ise özel amaçlı taşıtlar oluşturdu.”

Demek ki neymiş?

Trafikteki araç sayısında önemli artış kaydedilmiş.

Şimdi gelelim madalyonun İstanbul yönüne…

Bu ne demektir?

Türkiye’deki araç sayısının artması demek, İstanbul trafiğindeki araç sayısının da artmış olması demektir.

Başka ne demektir?

Mega kentteki trafik çilesi bu gidişle daha da çekilmez hale gelecek demektir.

Yani araç sayısı arttıkça!

Evet, ülke genelindeki artışla birlikte hiç şüphesiz İstanbul trafiğindeki araç sayısına yenileri ekleniyor ama trafik eski tas, eski hamam!

İnşallah, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu fazla zaman yitirmeksizin, şehir içi trafiğini rahatlatacak projelerin geliştirilip, uygulanmasını sağlar.

Kaldı ki bu, İmamoğlu’nun öncelikli seçim vaadiydi.

Yoksa bu trafik, 5-10 sene sonra durma noktasına gelebilir.