Hemen güneyimizde 6.7 şiddetinde bir deprem oldu.Kıbrıs açıklarındaki bu deprem Türkiyemizin güney Vilayetlerinde ve hatta Konya'da bile hissedildi. Bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde hasarı hakkında bir bilgiye ulaşılamamıştı. Ama Tsunami olabileceğine dair bilgiler de yayılmıştı. Yani deniz suları kabarıp, dalgaların karaya vurması ihtimalinden bahseden Bilim Adamlarımız, Uzmanlarımız oldu.

Öncelikle Yüce Yaratanımızın bizleri bu tür bir felaketle imtihan etmemesini dua ve niyaz edelim.

Gelelim Deprem düşüncelerine.

Deprem, eski dilde ve dini ıstılah olarak Kitabımız Kur'anı Kerimde de zikredilen afettir.

Kur'anı Kerim'de Yüce Rabbimiz bizleri bir çok ayeti kerimede ikaz etmekte, uyarmakta ve karşılaşabileceğimiz kaçınılmaz akibetler için " Hiç akletmez misiniz? Hiç düşünmez misiniz ?" ifadeleriyle kendimize gelmemizi emretmektedir.

Maalesef, gaflet ve dalalet içinde kıvranan insanlık alemi her türlü manevi değerden mahrum, hayatın katranımsı kirlendirici derekesinde kıvranmaktadır.

Aslında depremle gelen ve depremin düşündürdüğü tek şey, hayat kaygısından ibarettir.Mal mülk ziyanından ibarettir.

Oysa;

- İnanç dünyasındaki korkunç deprem,

- Vicdanlardaki deprem,

- Sosyal hayatın içinde günübirlik ve her an yaşanan olumsuzluklar depremi,

- Ahlaki depremler,

-  Ekonomik veTicari depremler,

- Eğitimdeki olumsuz gerileme ve hatta bilgi temelinde yetersizliklerin sonuçta doğurduğu depremler,

- Aile içinde ve nesiller arasındaki ilişkileri mahveden ve yerle bir eden depremler,

- Devletine hıyanet edenlerin yaşatmaya çalıştığı depremler,

- İktidar hırsıyla toplumu tam ortasından bölerek sarsan korkunç siyasal depremler,

Saymakla bitirilemeyecek korkunç boyutta ve fakat yer sarsıntısı gibi bir anda oluşmayan depremler yaşanmaktadır.

En şiddetli depremleri gördük ve yaşadık. Acı sonuçlarıyla sarsıldık.

Oysa her gün Corona Virüs salgınıyla ortalama 200 insanımızı ahirete uğurladığımız salgın olayı neredeyse 2- 2.5 yıldır devam ediyor ve bunun toplumsal etkisi en şiddetli depremden daha şiddetli bir olumsuzluğu yaşatıyor.

Sonuçta bir " İmtihan dünyası "nda yaşadığımızı hiç bir felaket ve zorluk aklımıza getiremeye yetmiyor.

Yaşananların tamamı sıradan bir yer sarsıntısı kadar etkili olamıyor ve herkes nefsini, çıkarlarını kazanacağı kirli banknotları düşünüyor.

Asıl depremin ise  bu son izahta anlamlandırılması gerekiyor.

Gafletten uyanabilmek için acaba daha nasıl bir felaketi bekliyoruz?

Hakkın hukukun, manevi değerlerin, insani münasebetlerdeki zorunlulukların bir kenara itilip sadece iktidar kavgalarıyla uğraşan ve bu Millete sıkıntı yaşatanlar asıl deprem faylarıdır.

Bunu asla unutmamak gerekir.

Geçmiş olsun Türkiyem...