Bugun...


Sefa Sami

facebook-paylas
HEDİYELERİN EN GÜZELİ ‘‘NAMAZ’’ 04-02-2023
Tarih: 04-02-2023 11:44:00 Güncelleme: 04-02-2023 11:44:00


Namaz, İslam’ın şartlarından biri olup, ergenlik çağına ermiş, ruhen sağlıklı olan her Müslüman ferdin günde beş vakit eda etmesi gereken farz ibadetlerdendir. Farzların en büyüğü, en önemlisidir. İmanın alametidir. Kalbin nurudur. Müminlerin miracıdır. Müminler, namaz vasıtasıyla Allah (c.c.)’ın huzuruna çıkarlar. Yüce Yaradan’a yalvararak manevi yakınlığa varırlar. İnsanı yalnızlık duygusundan kurtarır. Beş vakit huzura durduğunda insan, Allah’la konuşmuş gibi olur. Sevgili Peygamberimiz aracılığıyla bizzat Yüce Allah (c.c.) tarafından biz aciz kullarına gönderilmiş olan hediyelerin en güzelidir. Bizler için, günahkâr kulları olarak Yüce Rabbimizin bu güzel hediyesine layık olmaya çalışmak, onu baş göz üstüne kabul etmekten daha anlamlı bir hal olabilir mi?

Yaradan’a şükretmenin en güzel yoludur. İbadetlerin en hayırlı olanıdır. İslam dini, tek kelime ile anlatılmak istense ancak “namaz” kavramı ile anlatılabilir. Zira Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.); “Namaz dinin direğidir” buyurmuşlardır (el-Hindî age. I/278 (1372), Ebu Naîm). Namazda bütün ibadetleri kapsayan yüksek bir mana vardır. İmam Rabbani Hazretleri’nin bizleri aydınlatacak şekilde kaleme almış olduğu “Mektubat” isimli eserini incelediğimizde, namazın bu özelliğine ait daha detaylı bilgilere ulaşabiliriz. Ayrıca makam, mevki farkını ortadan kaldırarak tüm fertleri aynı safta, yan yana, eşit şekilde tutan bir ibadettir.

Yeryüzüne gelmiş geçmiş diğer insanlara kıyasla belki de nafile ibadetlere en az muhtaç olan şahıs, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’dır. Buna rağmen namazı en iyi anlayan, onu hakkıyla kılan, gecelerini namaz ile süsleyen bir kişiydi. Namazsız sabahladığı geceleri pek azdı. Ayaklarının altı şişene kadar namaza huşu içerisinde devam ederdi. Müminlerin annesi Hz. Aişe (r.a.) bir gün ona “Ey Allah`ın Rasûlü, Allah, senin geçmiş gelecek bütün günahlarını bağışladığını söylüyor, öyleyse kendini bu kadar yormak niye?”diye sorar. Allah Resulünün verdiği cevap bizleri sarsacak tarzdaydı: “Şükreden bir kul olmayayım mı?” (Buharî tefsir 48, teheccüd 6; Müslim, münafikûn 79, 81)

Namazın faziletleri saymakla bitmez. Ancak bunun farkına, tadil-i erkâna riayet ederek huşu içerisinde kılanlar varırlar. Allah (c.c.)’ın lütuf ve ikramlarından her iki dünyada yararlanıp,  hesap günü ihlasına göre karşılığını alacaklardır.

Evrende var olan canlı cansız bütün varlık her an Allah’ı anmakta ve zikretmekteyken biz

eşref-i mahlûkat olarak yaratılan insanların ibadetlerimizde Yüce Yaratıcımız Allah (c.c.)’a karşı daha samimi ve içten olması gerekmez mi?

 “Muhakkak ki namaz; insanı her türlü kötülükten ve hayâsızlıktan alıkoyar” (Ankebût Suresi 45) ayet-i kerimesinde belirttiği gibi namaz, her türlü kötü halin çaresi ve ilacıdır. İnsana güzel ahlakı öğretir. Hayatını düzene sokar. Mümini her türlü haramdan, fenalıktan korur. Namaz ibadetini yerine getiren kulun kalbine Allah korkusu yerleşir.  Hayatının her anında Allah’ı hatırlar ve anar. Böylece bu ibadeti yapan kişi kimsenin malına, canına ve ırzına da göz dikemez.

Nasıl insan bedeni gıdaya muhtaç ise ruhu da aynı şekilde gıdaya muhtaçtır. Ruhun gıdası namazdır. Ruhun ihtiyaçları karşılandığı vakit hem dünya hem de ahiret hayatı güzelleşir.

Hz. Ali (r.a)’nin savaşta vücuduna saplanan okun namaz kılarken çıkarılması olayı meşhurdur. Nitekim bir keresinde vücuduna saplanan bir oku canını fazlaca acıtacağı endişesi ile çıkarmakta tereddüt ederler. Hz. Ali (r.a.) namazını eda etmekte iken bedenine saplanan oku çıkartırlar. Ok çıkartılırken vermiş olduğu acıyı hissedemez. Ancakbu ibadeti huşuyla yerine getirenler böyle bir sonuca varırlar.

Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ne dersiniz? Birinizin kapısının önünde bir nehir olsa da, o kimse her gün bu nehirde beş defa yıkansa, kirinden bir şey kalır mı?” Sahabeler; “O kimsenin kirinden hiçbir şey kalmaz” dediler. Resûl-i Ekrem de“Beş vakit namaz işte bunun gibidir. Allah beş vakit namazla günahları silip yok eder” buyurdular (Buhârî, Mevâkît 6; Müslim, Mesâcid 283. Ayrıca bk. Tirmizî, Emsâl 5; Nesâî, Salât 7; İbni Mâce, İkâmet 193). Ruhumuzun ve bedenimizin maddi, manevi arındırılmış olarak Allah’a arz etmek istiyorsak namazı tadil-i erkâna riayet ederek huşu içerisinde, eksiksiz olarak kılmalıyız.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.), son nefesinde ümmetine ısrarla namazı tavsiye etmiştir. Hazret-i Enes (r.a.) şöyle der; vefatı esnasında Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’in yanındaydık. Bize üç defa “Namaz hususunda Allah’tan korkunuz!” Buyurdu ve şöyle devam etti. “Emriniz altındaki insanlar hakkında Allah’tan korkunuz. İki zayıf hakkında Allah’tan korkunuz! Onlar, dul kadın ve yetim çocuktur. Namaz hususunda Allah’tan korkunuz!..” Resûlullah (s.a.v.) daha sonra, “Namaz, namaz…” diye tekrar etmeye başladı. Muazzez rûhu en yüce dosta yükselinceye kadar, bunu içten içe tekrar edip durdu (Beyhakî, Şuab,VII, 477).

            Namaz…

           Namaz…

          Namaz…



Bu yazı 1001 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI