Sosyal medyada izlemişsinizdir, semt pazarındaki bir sebze satıcısı, elindeki çeyrek lahanayı göstererek, 'Az önce bir müşteriye çeyrek lahana sattım, yarımın yarısı. Hala ekonomi iyi diyenler varsa at gözlüğünü çıkarıp etrafına baksın. Yazık günah bu millete ya' ifadelerini kullandı. İçimiz sızlayarak izledik.
Son zamanlarda pazar yerleri sadece meyve-sebze alınan değil aynı zamanda insanların hayat pahalılığından dert yandığı, içini döktüğü yerler haline geldi. Dün de ben alışveriş için semt pazarımıza gittiğimde, pazarcılara sordum; “çeyrek lahana satılıyormuş, sizde de var mı taneyle meyve, yarım çeyrek sebze alanlar?” Farklı günlerde şehrin farklı semtlerinde tezgah açan bu pazarcı esnafından daha iyi durumu kim bilebilirdi ki?
Cevap da beklediğim gibi geldi; yakın zamana kadar semtine göre, alışveriş şekli, miktarı değişiyordu ama şimdi her semt aynı, yarım da isteyen var, çeyrek de! Eskiden 3 kilosu/5 kilosu şu kadar diye bağırırdık, şimdi tanesini gösteriyoruz, insanlarda para yok”
Ya ülkemin zengin-fakir herkesin sevdiği, milli yiyeceği simit?
Vatandaşın alım gücü alaşağı olup, yerlerde sürünmeye başlayınca o çok sevdiğimiz simit bile çoğu insana lüks olmaya başladı ne yazık ki!
Kuşlara attığımız, onların minik parçaları zevkle yiyişini izlediğimiz anlar da geçmişte kaldı! Ayran ya da çay ile birlikte zevkle tükettiğimiz keyiflerimiz bile yarım kaldı!
İzmirli bir simitçi tezgahına astığı yazı ile yarım simit satmaya başladığını duyurdu. Simitçi tezgahına “Yarım gevrek satışı başlamıştır” yazısı astı. Halbuki bu çoktan ülkenin çoğu yerinde başlamıştı bile! Tıpkı yarım ekmek, çeyrek ekmek, bayat ekmek vb talepleri gibi şimdi sırada simit var!
Hadi şimdi gel yeniden hesapla sayın vekil, siz hangi ütopyanın vekilisiniz bilemem ama artık simit de hayal oldu bu ülkede, hem de sayenizde!
Ülkeyi yönetenler büyüme rekorlarından, uçan Türkiye’den bahsediyor. Birileri için, yandaş şirketler için bu geçerli olabilir! Ama emekçiler için halk için işsizlik büyüyor, pahalılık her geçen gün değil, saat başı artıyor, borçlar kabarıyor, ödenmemiş faturalar katlanıyor! Alım gücümüzün düştüğünü her gün çarşıda, pazarda, markette hayretler içinde etiketlere bakıyoruz! Birileri inkar etse de, bu hayatı biz yaşıyoruz, yaşadıklarımızla biliyoruz. İşsizliğin arttığını artık hemen her evde olan işsizlerden, siftahsız kapatan esnaftan öğreniyoruz.
Her gece yarın nelere zam gelecek, eriyen ücretlerimizle nasıl geçineceğiz endişesiyle yatıyoruz. Her sabah paramızın döviz ve zamlar karşısında adeta pula döndüğü, yoksulluğun ve işsizliğin arttığı bir güne uyanıyoruz.
Bu krizi halk olarak biz yaratmadık, faturasını üstümüze yıkanlar bilmeli ki bunu biz ödemeyeceğiz.
Zaten ne ödeyecek gücümüz var ne de sabrımız!
Tükeniyoruz ve bizleri tüketen bu faturayı sizlere sandıkta ödeteceğiz…