Türkiye beşik gibi, sallandıkça sallanıyor.

Artık  “Depremle yaşamaya alışmalıyız” demekten başka söz kalmadı.

Biz zaten birçok alışılamayan şeylere alışmış bir milletiz, dolayısıyla her şeye kolay alışırız.

Varsın şimdi de depremle yaşamaya alışalım.

Doğu sallanıyor, Batı sallanıyor, Güney sallanıyor.

Deprem olmaz denilen İç Anadolu da sallanıyor, ne oluyor yahu?

Hani, Konya’da, Aksaray’da deprem olmazdı.

Dün oldu işte, hem de 5,3’lük bir deprem, küçük değil yani.

İnşallah devamı yoktur.

Benim kafamı karıştıran başka bir olay da şu artçı denilen sallantılar.

Elbette depremlerden sonra bir iki tane artçı sarsıntı olur, olur da 10 bini aşkın artçı sarsıntı olur mu?

Bir de gelmesi beklenen depremler var ki, ne ben söyleyeyim, ne siz dinleyin.

Her gün deprem haberleriyle sarsılıyoruz ama bir de bilim adamlarının açıklamaları var ki, ne yapacağımızı bilemiyoruz.

Biri diyor ki “Bekleyin İzmir’de büyük bir deprem olacak”, diğeri, “İstanbul depremi kapıda. Şehrin tozunu kaldırmak için seneler lazım”, bir başkası da “Fay hatlarındaki enerji bitmedi, depremler sürecek” vs. vs. Kısaca, bizlere gayet güzel moral (!) veriyorlar.

Ne yapacağız, nereye gideceğiz?

Dağa çıkıp mağaralarda mı yaşayalım yani.

Ya da kaderimiz böyleymiş deyip, boş mu verelim.

Deprem çantanızı hazırlayın, tedbirlerinizi alın, ne olur ne olmaz…