İslam âlemi olarak rahmet ayı ‘Ramazan’a buruk, hüzün içerisinde olsa kavuşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. On bir ayın sultanı bu seneki Ramazan ayını önceki senelerden farklı kılan sebep tabi ki Şubat ayında on ilimizi adeta yıkarak geçen ve bizleri derin hüzünlere boğan deprem felaketidir. Elli binin üzerinde canlarımızı yitirmenin yanında yüz binin üzerinde yaralımız vardı. Ayrıca bir buçuk milyonun üzerinde de insanımız evinden, yuvasından oldu. Maddi zayiat kısmına da girmiyorum...

Her ne kadar mutluyuz, huzurluyuz desek koca bir yalandan öte değildir. Hala bugün bu saatte bile sayısızca kardeşlerimiz, ailelerimiz bu soğuk Ramazan gününde bir tas çorbayla, bir battaniyeye sarılarak çadırında iftarını açabiliyor ise mutlu değiliz, olamayız.  Elbet buna da şükür etmesini bilmek gerekir. Lakin elimizdeki imkânlarla daha fazlasını yapabilecek iken neden köşemize çekilip sessiz sedasız bir şekilde günümüzü geçirmeye çalışıyoruz. En azında bu ayda elimizden gelenin daha fazlasını yapabilelim. Adı ‘‘Rahmet Ayı’’ olan Ramazan’da tüm imkânlarımızı depremzede kardeşlerimizin hizmetine sunalım. Reklam olmasın diye isimlerini vermeyeceğim. Hala o bölgede, şehirlerde var güçleriyle, tüm imkânlarıyla hatta pek çok imkânsızlıkları imkân avantajına çevirerek depremzede kardeşlerimizin dertlerine derman olmaya, zahmetlerini rahmete çevirmeye çalışan hayır kurumlarımız faal haldeler. Önceki Ramazanlara nispeten bu seneki Ramazan’da elimizi taşın altına koyarak biraz daha fazla veren el olalım. Bu mübarek ayda varsın olsun bir menümüz soframıza eksik gelsin, bayram için bu sene de yeni kıyafet almayalım. Hiçbir şey kaybetmeyiz. Onlara ayıracağımız bütçe ile depremzede kardeşlerimizin bir derdine derman olalım. Her iki dünyada kaybeden taraf değil kazanan taraf oluruz. Şayet yediklerimizden, içtiklerimizden veya giydiklerimizden bir eksiltmek yerine fazlalaştırırsak işte o vakit her iki tarafta kaybedenlerden oluruz.

Zekâtlarımız, fitrelerimiz ve sadakalarımızı o bölgede mahrum, mahzun olan kardeşlerimize ulaştıralım. Her bir sadaka belaları def ettiği gibi vereceğimiz zekâtlar ve fitreler de yarın huzuru mahşerde bizim için şahitlik edeceklerdir. Şu fanide zerre miktarı da olsa hiçbir iyilik karşılıksız olmayacağı gibi hiçbir kötülük de karşılıksız olmayacaktır. Biz müminlere yakışan elbet ki iyilik ve güzellik tarafından olmaktır. Bizlerde bu mübarek rahmet ayında evvelki Ramazanlara nispeten biraz daha fazla imkânlarımız zorlayacağız. Çevremizde ki ihtiyaç sahiplerini de unutmayarak zekât, fitre ve sadakalarımızı gerek birinci elden gerekse güvendiğimiz, inandığımız hayır kurumların aracılıkları ile yerlerine ulaştıracağız. Rabbim cümle İslam aleminin Ramazan-ı Şerif ayını mübarek etsin. Tuttuğunuz oruçları da izzeti dergahında kabul buyursun…  

‘‘Hayırlı Ramazanlar güzel ülkem’’