Bugun...


Yaşar EYİCE

facebook-paylas
NE DEMEK İSTİYOR?
Tarih: 25-04-2024 00:46:00 Güncelleme: 25-04-2024 00:46:00


Şu satırlarını siz de yorumlayın bakalım! ‘Neler düşüneceksiniz?’ bu kişi ve benim yazdıklarım hakkında? ‘…da meczup benim gibi. Bu yüzden yangından mal kaçıranları da körükle gidenleri de anlamamamız normal be canım. Ruhu ateşten olanlara aşkın kaç dönüm diye sorulmaz. Kim nereye aitse yaşam orada, tutsaklık kör gözde, manastırda sevdiklerinle yaşamak değil. Aldığın her nefeste seninleyim…’ Bu cümleler bence çok şey anlatıyor, biraz düşünen ve kafayı yoranlar için… Bir bakıyorsunuz, Müslümanın kullandığı ‘inşallah!’ diyor, bir bakıyorsunuz ‘Manastır’a gidiyor kafası… Böyle ikiyüzlülerden, araya laf sokuşturanlardan, dost gibi gözüken ama gerçek kimliklerini saklayanlardan… Algı yaratıp misyonunu yürütmeye çalışanlara dikkat etmek hepimizin görevi olmalı… Bence geleceğimizle oynuyorlar… Dil ve din ile oynamak, sadece bölücülerin ve dış güçlerin ilk görevleridir. Kimlerle nereden geldiğini bilirsen, kim olduğunu da unutmazsın! Nerede olduğunun farkındaysan da, nereye gideceğini bulursun. Uzun soluklu iş sonucunu söyleyeyim: İnsanlar, insanların kaç yüzü olduğunu ancak öğrenebilirler… Yoksa birkaç gönül alıcı sözle değil… Ama; Hatıralarınızın ışığını sakın kapatmayın, onları içinizde eskitmeyin…

SADECE BAŞLIKLAR YETER

Yine uzattık ama, ben okumayı ve öğrenmeyi, bilgilenmeyi sevenler için devam edeyim: Biliyorum yine dostlardan ‘Yine uzattın!’ uyarısı gelecek. Onlara hep ‘Başlıkları okuyun!’ diyorum…

MEĞER ÇOK ZENGİNMİŞİZ!

Bayram Kirez son zamanlarda aklından geçenleri ya da yaşadıklarını selamıyla birlikte gönderen bir okuyucumuz. Alıntı mı, yoksa yaşantısı mı bilmiyorum… Bayram Kirez’in hikayesi şöyle: ‘Ben çocukken Babamın 500 Dönüm Tarlası, Traktörü, Ortalama 150 Koyunu, Üç Beş İneği ve Danaları vardı. Yılda 60 ton Buğday, 150 Kuzu, Bir iki Dana satardı. Ve ben kendimizi Fakir sanırdım hep. Çünkü hep üstünüzde eskimiş Elbise ve Ayakkabı vardı. Sobada tezek yakardık. Saman ile ekmek yapılırdı. Ama Et yemeğinden artık bıkıyorduk, hayvanın iç organları köpeklere verilirdi. Yumurta yememek için sofradan kaçardık. Pastırma sucuk günlük yiyeceğimizdi. Tereyağı peynir yoğurt bozulunca atar yenisini yapardı Annem.

ZENGİNLER KİMLERDİ?

Bana göre Zengin Şehirde oturan şık giyinen şehirlilerdi. Ve muhtemelen herkes böyle düşünüyordu. Çünkü herkes çocuklarını devlet memuru yapmak için okutuyordu. Okusun hayatı kurtulsun. Köyde hayatını çürütmesin derlerdi. Bu düşünce geleceğimize şekil verdi. Bizi fakirleştirdi. Ve Domates, Biber, Patlıcan üretemeyen bir ülke yaptı. Şimdi buradan bakıyorum ki! Babam çok zengin bir adammış, Resmen ağa imiş. Ama sürekli tasarrufu kişiliğinin bir rüknü yapmış, gereksiz elbiseleri israf saymış. Köylüler Şehire göçtü. Şehirler büyüdükçe köyde tarla satıp Şehirde Arsa aldılar. Daire karşılığı verdiler Müteahhide üçer beşer daire aldılar. Şimdi o Dairelerde yiyecek sebzeyi alamıyorlar. Çünkü yok. Soğan Patates alamıyorlar pahalı. Tereyağı, Peynir alamıyorlar. Doğalgaz zammına kızıyorlar Hala köylüler, Şehre göçüyorlar. Bunlar daha iyi günlerimiz…’ Gerçekleri yazmış değil mi? Birkaç gün önce ise şöyle demişti: ‘Dün açlıktan ölen komşumuz için bugün koyun kestiler!’



Bu yazı 513 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Linkedin RSS
YAZARLAR
GAZETEMİZ

HABER ARA
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
SON YORUMLANANLAR
YUKARI